She's got to have fabulous ev'rything! O tüm mükemmel şeylere sahip olmalı!
[Ryan + Sharpay:] Nothing to discuss; Tartışılacak hiçbirşey yok;
Ev'rything's got to be perfect Herşey mükemmel olmalı
[Sharpay:] (for me!) (Benim için!)
[Ryan:] She wants fabulous! O mükemmellik istiyor!
That is her simple request. Bu onun ufak ricası.
All things fabulous, Herşey mükemmel,
Bigger and better and best. Daha büyük ve daha iyi ve en iyisi.
She needs something inspiring to help her get along. Onun bunların hepsini yaparken esinenicek birşeylere ihtiyacı var.
She needs a little fabulous; is that so wrong? Onun biraz mükemmeliğe ihtiyacı var; bu çok mu yanlış?
[Sharpay:] This won't do. Bu yapılmayacak.
That's a bore. Bu bir baş ağrısı.
That's insulting; Bu hakaret;
I need more. Daha çoğuna ihtiyacım var. I need, I need, İhtiyacım var, ihtiyacım var, I need, I need, İhtiyacım var, ihtiyacım var, I need, I need, İhtiyacım var, ihtiyacım var, I need fabulous! Mükemmele ihtiyacım var!